11 Nisan 2011 Pazartesi

Cedidname Vol.14

Sonbahar elini henüz kaldırmadı bu topraklardan. Hala hazana ait yoksunluklar çekmekteyiz. Bahar umut demektir ya, şöyle bir bakıp geçti sanki o umut bizlere bu küçük şehirde. Dönüş günü yaklaştıkça değişik sorunlarda baş göstermekte. Önce inanamamak var sorunların arasında. "Acaba gerçekten geri dönebilecekmiyim?" diye soruyor insan kendine. O kadar uzun zaman hapsolmuşsun ki burada, özgürlük sadece bir kelimeden ibaret oluyor artık insan için. İçi boş, birkaç harften ibaret bir kelime... Dönüş fikrini deştikçe soru "acaba dönebilecekmiyim" den " acaba dönmelimiyim" e doğru son sürat şekil değiştiriyor. İçine işlemiş kölelik, yalnızlık. Dışarıda birkaç kelimeden ibaret olmaya mecbur etmişler seni uzun zamandır. Bir sürü insan içerisinde yaşamana rağmen o kadar yalnız kalmışsın ki dışarıda da kimse seni göremeyecekmiş gibi geliyor.Bütün rengin, bütün neşen içinde artık sanki.
Sonra özlemler geliyor aklına. "Çok özledim" diyorsun. Herşeyi çok özlemişsindir mutlaka. Yemeyi, içmeyi, gezmeyi, sevişmeyi... Ama özlemi de biraz deşince korkunç bir his kaplıyor içini. Aslında neyi özlediğini bile hatırlamaz hale gelmiş olduğunu farkediyorsun. Arada bir edilen telefonlarda seni arayanları kırmamak için onayladığın özlemler haline geliyor döndüğünde yapmak istediğini söylediğin şeyler. İçinde ki o iğrenç yaratık "bunca zamandır böyle yaşadıysan bundan sonra da böyle devam edebilirsin " diyor sürekli kulağına. Bütün o özlem dediğin şeyler şımarıkça isteklerden başka bir şey değil diye yiyor beynini. Duymamak istiyorsun ama aklına düşmüş bir kere böyle fikirler, kemirip duruyor beynini.
Küçültmüşler dünyanı bir sene içinde. Dışarıda koca bir dünya beni bekliyor diyor, korkuyorsun içten içe. Üstüne üstlük elinden de almışlar bazı şeyleri. Emirle ihanet etmişsin kendine. Bırak kişiliğini, ne dersek sorgulamadan yap demişler mecburen yapmışsın. Şimdi salacağız seni, git istediğini yap diyorlar. Bir bakıyorsun ki önce evcil bir hayvana çevirip sonrasında koca, vahşi bir ormana salmaktalar seni.

Hatırlatın bi zahmet bana ne istediğimi eskiden. Ortasından böldüğünüz hayatım nasıl birşeydi bi anlatın lütfen. Mutlaka benim için açtığınız, içerisinde her bokumun olduğu o dosyada vardır geçmişim hakkında birkaç bilgide.Mutlaka bu korkuların da bir çaresi vardır o dosyada. Ya da komutana söyleyin, o emir verince her bok iki dakikada oluyor. Söyleyin sıfırlasın kafamı da böyle ikilemler içerisinde çıkmayayım buradan. İyi hissetmem gerekirken binlerce soruyla bunalmış bir halim olmasın.
Böyle işte geçmeyen sonbaharın, bitmeyen hazanın insanlara ettikleri. Sadece ben değil benimle birlikte gidecek olan herkesin yüzünde aynı kuru, heyecansız mutluluk var. Herkes seviniyor gibi gözükse de aslında tek yapmaya çalıştıkları hatırlamak....
Bende elimden geleni yapıyorum hatırlamak için. Ama emin olduğum tek birşey var, dışarıyı hatırlayamasamda burayı hiçbir zaman unutmayacağım.


   

3 yorum:

  1. çok normal yaşadıkların, kendini boş yere üzme.. öyle aniden yaşasın özgürlük diye zıplamayacaksın evet.. o filmlerde oluyor.. yavaş yavaş, zamanla.. geldiğinde haftalar alacak hatta geri dönmeyeceğini idrak etmesi bünyenin.. sal kendini.. gerekirse biraz daha kalabilir miyim burda diye sor komutanına.. izin verecektir eminim :P

    YanıtlaSil
  2. bu evreleri belli oranlarda yaşamış biri olarak, bütün bu soruların cevabı face deki profil resminde var başkan...

    YanıtlaSil
  3. Yok yok, insan olan yada yaşamak hakkında birazcık fikir sahibi olan biri gereğinden fazla bir dakika kalmak istemez burada... Varsın özgür dünya eziyet etsin biraz bana, razıyım :))

    YanıtlaSil